Anayasa Mahkemesi (AYM), isteği dışında başka bir birimde görevlendirildiği gerekçesi ile belediye çalışanı tarafından yapılan bireysel başvuruda, keyfi şekilde yapılan ve hiçbir gereklilik ortaya koymayan işlemin çalışanın “özel hayata saygı hakkının” ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Başvurucu, Ladik Belediye Başkanlığı bünyesinde memur olarak görev yaparken görevde yükselme sınavında başarılı olması üzerine müdürlük kadrosuna atanma talebinde bulunmuştur.
İdarenin atama talebini reddetmesi üzerine başvurucu tarafından dava açılarak mahkeme tarafından anılan işleminin iptaline karar verilmiş ve iptal kararı neticesinde başvurucu, 2012 yılında İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne atanmıştır.
Belediye tarafından, müdür kadrosuna atanmasından 6 gün sonra idare tarafından “fen işleri müdürü” olarak görevlendirilen kişi, bu işlemin iptali istemiyle de dava açtı. Davayı kazanan başvurucu, görevine devam etti ancak İdarenin 19/08/2016 tarihli kararı ile geçici olarak "kademedeki büro başkan danışmanı" olarak görevlendirilmiştir.
Başvurucunun bu kararın da iptali için açtığı davada karar iptal edilmiş olmakla birlikte, istinaf incelemesinde, “belediyelerde yönetici pozisyonunda yer alan personelin atanması hususunda belediye başkanlarına tanınan takdir yetkisinin diğer personele göre daha geniş olduğu” gerekçesi ile söz konusu iptal kararı bozulmuştur.
Bozma kararının üzerine başvurucu “söz konusu atama işleminin kamu yararını gözetmediği ve kendisini cezalandırmaya yönelik olduğu ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği” gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
AYM tarafından yapılan incelemede; Kamu kurumları tarafından atama ve görevlendirme işlemi yapılmasında belirli bir takdir alanının bulunduğunu ancak, bu takdir yetkisinin keyfi şekilde kullanılmaması gerektiğine vurgu yapılmıştır:
"Dairenin (istinaf) kararında gerek ilk derece mahkemesi tarafından ortaya konulan gerekçeler gerekse başvurucunun ileri sürdüğü iddia ve itirazlar hakkında hiçbir değerlendirme yapılmaksızın salt idarenin takdir yetkisine atıf yapılarak karar verildiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan değerlendirmelerde idarenin geniş takdir yetkisi içinde hareket ederek süre ve kapsamı açık şekilde belirlenmeksizin görevlendirme yapabileceğini kabul eden idari ve yargısal kararların müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı konusunda ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli gerekçeleri içerdiği söylenemeyecektir. Neticede somut olaydaki müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşulunu sağlamamaktadır."
AYM'nin verdiği ihlal kararının gerekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
göre mesleki hayatın özel hayat kavramının dışında tutulamayacağı ifade edilmiştir.
Somut olayda olduğu gibi ortaya bir gerekçe konulmadan yapılacak görevlendirmenin
"keyfilik" anlamına geleceği belirtilen kararda, "İşlemin keyfilik içermediği konusunda idare
ve yargısal makamlarca ilgili ve yeterli gerekçeler açıklanmalıdır. Keyfiliğe yol açan ve hiçbir gereklilik ortaya konulmadan tesis edilen işlemler, işlemin muhataplarının temel haklarına ağır bir müdahale olarak kabul edilebilir." denilerek başvurucunun, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan “özel hayata saygı hakkının” ihlal edildiğine hükmetmiştir.
BOZANOĞLU HUKUK BÜROSU